‘Günaydın, Ben Bir Piyonum’

Ecemnaz Dalmaz’ın son dönem eserlerine odaklanan ilk solo sergisi ‘Günaydın, Ben Bir Piyonum!’ anasponsor Vitruta’nın Pera’daki mekanında 30 Eylül-23 Ekim 2022 tarihleri arasında görülebilir.

‘Günaydın, Ben Bir Piyonum’

Seyhan Musaoğlu’nun küratörlüğünü üstlendiği sergide, sanatçı doğaçlama yarattığı eserleriyle zamansız ve sürekli devam eden bir sürecin yapı taşlarını hazırlıyor. Kendi pratiğinin yarattığı süreç içinde hem bir sonsuzluğu hem de sıkışmış bir durgunluğu betimlediği bu oyun alanında Günaydın, Ben Bir Piyonum! derken seyirciyi de kendi gibi oyunun içindeki piyonlardan biri gibi konumlandırıyor.

‘Günaydın, Ben Bir Piyonum’ - Resim : 1

Ecemnaz Dalmaz üretimlerinde, bilinçdışının girift çağrışımlarını mekân ve nesne ile harmanlayarak resmeder. Yaşantı ve rüyalardan yola çıkarak iki boyutlu yüzeylere yansıttığı hikayeler aynı zamanda toplumsal bilinç ve güncel, politik ve sosyal ögelerle de bir yüzleşme niteliğindedir. Çoğu zaman kaotik gözüken, kapısız ve penceresiz odalarda, tekrar eden tekinsiz ve çarpıcı öğelerle yüzleştiren anlatılar, Dalmaz’ın uyanamadığı bir uykunun izleri gibi çarşaflar üzerinden akarcasına, evrenle kurmaya çalıştığımız bağı doğaçlayarak tekrar dile getirir.

‘Günaydın, Ben Bir Piyonum’ - Resim : 2

Dalmaz resimlerinde, tetiklenen duyguların yanında yarattığı karakterle evrensel bir varoluş hikayesi tasvir eder. Kolektif bilinçaltının doğum, ölüm ve dönüşüm ögelerini irdelerken, algı kapıları ve ardındaki küçük odacıkları da gözler önüne serer. Dalmaz’ın bir piyonun satranç tahtası üzerindeki hamleleri gibi ilmek ilmek işlediği imgeler, rüya sırası ya da sonrası beliren semboller, vizyonlar ve ilhamların bir yansıması, göz ardı edilenin hatırlatılması niteliğindedir. Serginin sürecini bir oyun tahtasındaki piyonların hamlelerine benzetir. Piyonun hareketi sabit olan sürekliliği pekiştirmek için gereklidir. Piyonluk bu ihtiyaca verilmiş bir cevaptır. Boşluğun gözlerinin içine bakmak gibi, kendi içimize bakarak boş odaları doldurmak üzere yansıtıcı görevi gören aynaya bakmak gerekir. Aynaya baktığımızda, kendimize yansıdığımızda, belki de görmek bile istemediğimiz, ya da varlığından habersiz olduğumuz sonsuz hamle, sonsuz olasılık… Bir uyanış, yersizlik, yurtsuzluk, ait hissedememe ve boşluk. Bu sıkışık odalardan tek çıkış yolu piyonluğu kabul etmek ve aynı zamanda da reddetmek mi?

‘Günaydın, Ben Bir Piyonum’ - Resim : 3

Deneyimlerimizin hem politik hem manevi devinimlerine sembolik bir ayna tutan sanatçı, yaptığı hamlelerle, aslında sonsuz olasılık barındıran oyunun içinde kontrolün ne kadar bireysel olduğunu da sorgulatıyor. Bu sorgulama esnasında seyircinin eserlerle kendi kuracakları bağı deneyimlemelerini ve kendilerine de sormalarını umuyor. Piyon musunuz? Tadı nasıl? 30 Eylül akşamı açılacak sergi Vitruta ana sponsorluğunda; Jotun ve Üç Nokta destekleriyle gerçekleştirilmiştir