"Her şeyden çok seviyorum"
Hürriyet'ten Ali Tufan Koç'a konuşan Hugh Laurie, "Grubumla şarkı söylemeyi hayatta yaptığım her şeyden daha çok seviyorum" diyor.
Yabancı isimlerin Türkiye konserlerinde Türk müzisyenlerle düet yapmasına alıştık. U2’nun Zülfü Livaneli’yle şarkı söylemişliği var misal. Sizin benzer bir planınız var mı?
-Ben böyle bir şey istesem de benimle sahneye çıkmak isteyecek bir Türk müzisyen çıkar mı, ona bakmak lazım! Ama umudum var tabii.
Peki, İstanbul ’a gelmeden evvel Türk müziğini biraz didikleme şansınız oldu mu?
-Türk müziği konusunda korkunç cahilim. İstanbul’dayken en çok keşfetmek istediğim şey de bu. Turnede olmanın en güzel tarafı da budur zaten: Normalde aklına gelip de dinleyemeyeceğim müziklerle tanışmak.
Sahnede olmak setlerde olmaktan daha mı eğlenceli?
Grubumla şarkı söylemeyi hayatta yaptığım her şeyden daha çok seviyorum. Şarkıya başlaman, sonra enstrümanların dahil olması, birlikte yavaş yavaş yükselmeniz… Müthiş bir his. Oyunculuğu da seviyorum tabii ama müzik bambaşka.
Kimlerle takılmak daha eğlenceli? Müzisyenler mi, yoksa aktörler mi?
Birbirlerinden pek bir farkları yok aslında. Her ikisi de karşı tarafla derin bir ilişki kurup kendi hikayesini anlatma derdinde. Ama müzisyenlerin becerilerini daha çok takdir ediyorum. Bu, müzisyen olmadan önce de böyleydi.
NOTUMU TÜRK DİNLEYİCİSİ VERECEK
Piyano çalmaya aslında 6 yaşınızda başlamışsınız. Tekrar nasıl döndünüz piyano başına?Çalmayı aslında hiç bırakmadım. Sadece uzun bir süre derslere ara verdim. Ama müzik kahramanlarımı dinlemeye, neleri nasıl yaptıklarını çözmeye hep devam ettim. Peş peşe gelen iki albüm sonrası, ritüelinizde değişiklik var mı?Daha fazla enstrüman çalışmaya başladım. Her gün yeni şeyler keşfediyorum. “çocukken keşke bırakmasaymışım” dediğim oluyor. Yeteri kadar çalışıp çalışmadığıma Türk dinleyicisi karar verecek tabii.
Hugh Laurie, bu akşam (9 Temmuz) saat 21.30'da Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda.
-Ben böyle bir şey istesem de benimle sahneye çıkmak isteyecek bir Türk müzisyen çıkar mı, ona bakmak lazım! Ama umudum var tabii.
Peki, İstanbul ’a gelmeden evvel Türk müziğini biraz didikleme şansınız oldu mu?
-Türk müziği konusunda korkunç cahilim. İstanbul’dayken en çok keşfetmek istediğim şey de bu. Turnede olmanın en güzel tarafı da budur zaten: Normalde aklına gelip de dinleyemeyeceğim müziklerle tanışmak.
Sahnede olmak setlerde olmaktan daha mı eğlenceli?
Grubumla şarkı söylemeyi hayatta yaptığım her şeyden daha çok seviyorum. Şarkıya başlaman, sonra enstrümanların dahil olması, birlikte yavaş yavaş yükselmeniz… Müthiş bir his. Oyunculuğu da seviyorum tabii ama müzik bambaşka.
Kimlerle takılmak daha eğlenceli? Müzisyenler mi, yoksa aktörler mi?
Birbirlerinden pek bir farkları yok aslında. Her ikisi de karşı tarafla derin bir ilişki kurup kendi hikayesini anlatma derdinde. Ama müzisyenlerin becerilerini daha çok takdir ediyorum. Bu, müzisyen olmadan önce de böyleydi.
NOTUMU TÜRK DİNLEYİCİSİ VERECEK
Piyano çalmaya aslında 6 yaşınızda başlamışsınız. Tekrar nasıl döndünüz piyano başına?Çalmayı aslında hiç bırakmadım. Sadece uzun bir süre derslere ara verdim. Ama müzik kahramanlarımı dinlemeye, neleri nasıl yaptıklarını çözmeye hep devam ettim. Peş peşe gelen iki albüm sonrası, ritüelinizde değişiklik var mı?Daha fazla enstrüman çalışmaya başladım. Her gün yeni şeyler keşfediyorum. “çocukken keşke bırakmasaymışım” dediğim oluyor. Yeteri kadar çalışıp çalışmadığıma Türk dinleyicisi karar verecek tabii.
Hugh Laurie, bu akşam (9 Temmuz) saat 21.30'da Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda.