Modern dokunuşlarla yeniden yorumlanmış bir Ramazan sofrası
İftar sofrası deyince ilk akla gelen geleneksel Türk mutfağına dair leziz tatlar, modern dokunuşlarla farklı bir şekilde karşımıza çıkıyor.


Meltem Şahbaz
Bolluk ve bereketiyle gelen Ramazan ayı, kalabalık ve sohbetli sofralarla bir başka geçer. Geçtiğimiz günlerde bir grup gazeteci olarak Address Istanbul’un daveti ile iftarda bir araya geldik.
Geleneksel Türk mutfağının en iştah kabartan lezzetlerini modern dokunuşlarla iftar sofrasında sunan otel, dört farklı menü seçeneği sunuyor. Bizler hurmadan narlı lokuma, peynirlerden kavurmaya pastırmaya uzanan çeşitli iftariyeliklerle başlarken, ardından düğün çorbası ve su böreği ile devam ettik. İkiye bölünmüş su böreğinin bir yarısının domatesli sos, diğer yarısının ise süzme yoğurtla servis edilmesi enfesti. Tüm masa bu lezzete tav oldu.
Ana yemek olarak ise kuzu tandır ve yanında iç pilav servis edildi. Çatalı değdirdiğimiz anda kum gibi dağılan bir kuzu eti… Daha iyi anlatılamaz bence bu lezzet. Kuş üzümlü iç pilav ise bu enfes etin yanına pek yakışmıştı.
Bu güzel yemeğin finalinde Ramazan ayı ile özdeşleşmiş güllaç damağımızı tatlandırdı. Bol meyve ile sunulmuş bu tatlı bizi ferahlattı. Sahi güllaç yemek için neden illa Ramazan ayını bekliyoruz? Kumda yapılmış Türk kahvelerimizi yudumlarken bu soru zihnimizde belirdi… Herkesin Ramazan ayı ağız tadıyla geçsin…