Dünyayı hemen şimdi değiştirmek istiyoruz!
Her şeyin günden güne kötüye gittiğini mi düşünüyorsunuz? Yok öyle umutsuzluğa kapılmak. Dünyayı değiştirmek yaşama direnç göstermekle başlar. Umut aşılayan filmlerle modumuzu yükseltiyoruz önce. Bu ay kökten değişimlerin ve daha güzel günlerin başlangıcı olsun mu?
Yazı: Gülru İncu
Toplumsal, politik ve ekonomik değişimler, şaşırtan dönüşümler, iş hayatı, ikili ilişkiler, şehir hayatının getirileri… Her yanımızı kapkara düşünceler sarmış, gelecekten beklentilerimiz günden güne azalıyor, daha ütopik bir dünyanın hayalini kuruyoruz ama işin kötüsü bunun da ütopya olduğunun farkındayız. Belki umudumuzu yitirdik, bir karamsarlık bulutunun içinde savrulup duruyoruz ama önce ruh halimizi düzeltelim, sonra değişimi gerçekleştirebiliriz belki. Amerikalı rock grubu The Doors’un solisti Jim Morrison, When the Music’s Over adlı şarkıda “Dünyayı değiştirmek istiyoruz, hemen şimdi istiyoruz” dediğinde takvimler 1967 yılını gösteriyordu. O zamandan beri aslında hiçbir şey değişmedi. Dünyayı değiştirmek isteyenlerle değişime inatla direnenler aynı yerlerini koruyorlar. Diğer yandan garip bir şekilde, her şeye rağmen ümit etmenin güzelliğini yaşamak gerektiğine de inancımız tam. Bu gelgitli ruh hallerini yaşarken birkaç saatliğine de olsa sakin bir liman arayanlara bu ayki sözümüz. Geçin ekranın karşısına, sizi negatiflik hissinden uzaklaştıracak bir film açın. Rengarenk görüntüler eşliğinde bir müzikal, sıcacık bir varoluş hikayesi ya da çocukluğun o masum dünyasına götüren bir animasyon dünyanın tepenize indiğini düşündüğünüz bir anda boşalan umut ve iyimserlik deponuzu ağzına kadar doldurabilir. Çünkü sinema bir büyüdür, hayal perdesidir. Sanatın tüm dallarında olduğu gibi yeri geldiğinde isyandır, bir düşünme ve farkındalık antrenmanıdır.
Antidepresan niyetine
“Oh be, hayat her şeye rağmen güzel, mutlu sonlar ve umut hep var” dedirten 10 film...
1. Forrest Gump: Saflığın ve iyiliğin yüceltildiği ve her şeye rağmen kazandığı bu kadar güzel bir film olabilir mi?
2. Amelie: Paris sokaklarında hayatı ve aşkı keşfetmeye var mısınız? Elbette Amelie, büyülü anlatımı, karakterleri ve Yann Tiersen’in müziğiyle bir aşk filminden çok daha ötesi.
3. The Bucket List (Şimdi ya da Asla): Belki de ‘Ölmeden önce yapılacaklar Listesi’ni hayata geçirmenin tam zamanıdır, kim bilir?
4. School of Rock (Rock Okulu): Rock tutkunu bir okul öğretmeni çocuklara yepyeni bir bakış açısı kazandırmak için önyargılarla savaşmaya kararlıysa onu hiçbir şey engelleyemez.
5. The Holiday (Tatil): Kate Winslet’ın yataktaki dans sahnesi ve Eli Wallah’ın ödül almaya giderken bastonunu bir kenara bırakıp yürüdüğü sahneyi görmek için bile seyredilir.
6. It’s a Wonderful Life (Şahane Hayat): Hayat bir gün yolundan sapabilir ve siz her şeyinizi kaybedebilirsiniz ama o zaman fark edersiniz ki aslında ihtiyacınız olan tek şey sıcacık bir aile ve sizi koşulsuz seven dostlarınız.
7. Ratatouille: İnsanların dünyasını merak eden gurme fare Remy, günün birinde zincirlerini kırmaya karar veriyor. Remy’nin macerası bir animasyondan daha ötesi kesinlikle.
8. Midnight in Paris (Paris’te Gece Yarısı): Her gece yarısı bir arabaya binip 20’li yılların Paris’ine gittiğinizi, Pablo Picasso, Salvador Dali, Louis Bunuel ve Henri Matisse’le beraber bir barda oturduğunuzu hayal edin. Woody Allen’la beraber 20’li yılların muhteşem Paris’inin sanat sahnesine tanıklık etmek istemez misiniz?
9. The Birdcage (Kuş Kafesi): Bin kere izleseniz de her defasında kahkahalarla güleceğinize ve ilk kez izliyormuş hissine kapılacağınıza emin olabilirsiniz.
10. Singin’ in the Rain (Yağmurda Dans): Hollywood’un altın çağında yapılan filmlerin çoğu bugün hazine değerinde ve ruh halinizi etkileme konusunda kimse ellerine su dökemez. Bugüne kadar yapılan en iyi müzikallerden biri olmasının ötesinde senaryosundan kurgusuna, oyunculuğundan koreografisine muhteşem.
Onların favorileri
İspanyol oyuncu Javier Bardem, bu ay Pablo Escobar’ı Sevmek’le vizyonu şenlendiriyor. Dominic Cooper, Mamma Mia’nın ikinci filmi Mamma Mia! Here We Go Again’de yeniden bizlerle. Keanu Reeves’i özlediniz mi peki? 20 Temmuz’da gösterime girecek Siberia’yı kaçırmayın öyleyse.
Javier Bardem
En sevdiği filmler
Before Night Falls, No Country For Old Men
En sevdiği yönetmenler
Ethan Coen, Joel Coen, Alejandro Amenabar, Ridley Scott
En sevdiği oyuncular
Al Pacino, Daniel Day-Lewis, Christoph Waltz
Keanu Reeves
En sevdiği filmler
My Own Private Idaho, The Doors
En sevdiği yönetmenler
Stanley Kubrick, David Lean, Frank Capra, Martin Scorsese
En sevdiği oyuncular
Joaquin Phoenix, Anthony Queen, Peter O’Toole
Dominic Cooper
En sevdiği filmler
E.T, Love Actually
En sevdiği yönetmenler
Simon Curtis, Nicholas Hytner
En sevdiği oyuncular
Toni Colette, Drew Barrymore