Ulusal bir sinema olmak ya da olamamak
İyi niyetli çabalar, son zamanlarda çoğunlukla komedi ve aşk filmleriyle var olmaya çalışan Türk sinemasını kurtarmaya yetecek mi? Geçmişin mirasını hala tüketiyoruz ama nereye kadar?
Yazı: Gülru İncu
Türk sineması 70’li yıllarda Genç Sinemacılar Dönemi’yle, 80’li yıllarda ise yeni anlatım tekniklerinin denenmesiyle 7. Sanat deyiminin hakkını fazlasıyla verdi. Sokaktaki, hapishanedeki, köydeki sıradan insanın iç dünyasını içtenlikle ve popülist tuzaklara düşmeden anlattı, uluslararası festivallerden ödülle döndü ve sinemamız ulusal bir kimlik kazandı. Sevmek Zamanı filmi Metin Erksan’ı, Selvi Boylum Al Yazmalım Atıf Yılmaz’ı, Yusuf ile Kenan Ömer Kavur’u, Uçurtmayı Vurmasınlar Tunç Başaran’ı, Yol Yılmaz Güney’i ve Şerif Gören’i sinemamıza altın harflerle yazdırdı.
Sonraları Mayıs Sıkıntısı, Hamam, Eşkıya ve Duvara Karşı, farklı şeyler peşinde koşan sinema seyircisini fazlasıyla tatmin etmişti. Fransa’da ilk filmin çekildiği 1895’ten bu yana her dönem sosyo-kültürel durumun aynası olan sinema, değişen siyasi iklimle beraber payına düşeni elbette alacaktı. Son 15 yılda ya durum komedisine ya da romantik komediye ağırlık vererek ‘popcorn sineması’na dönen sektör, geçmişin mirasını değerlendirmek bir yana aynı yanlışı sürdürüyor. Bugün Nuri Bilge Ceylan, Ferzan Özpetek, Yavuz Turgul, Derviş Zaim, Zeki Demirkubuz, Fatih Akın ve Semih Kaplanoğlu sinemasının dışında İran ya da Uzakdoğu sineması gibi küresel anlamda ulusal bir kimliğe sahip olduğumuzdan söz edebilir miyiz?
AŞK, MEŞK, KOMEDİ, TRAJEDİ
Pıtrak gibi dökülen yapımların sinemamıza ne getireceği tartışılırken aralık ayı sektöre renk getirmeye hazır. Özcan Deniz, gerilime göz kıpan Öteki Taraf’ta Aslı Enver ve Meryem Uzerli ile bir araya gelecek. Poyraz Karayel: Küresel Sermaye, dizinin aksine yeni oyuncularıyla şansını deneyecek. Acı Tatlı Ekşi, Özge Özpirinçci ve Buğra Gülsoy’un başrolleri paylaşmasıyla daha gösterime girmeden ses getirdi. Nejat İşler, Mehmet Günsür ve Timuçin Esen’in başrollerini paylaştığı Martıların Efendisi, bu üç ismin etkisiyle merakla bekleniyor. Müge Boz, Duygu Çetinkaya ve Jess Molho ise Çat Kapı Aşk’ın oyuncuları olarak karşımızda. Türk sinemasının güzel kadın, yakışıklı oyuncu, aşk meşk temalarının dışında incelikli senaryolara geri döneceği, seyirciyi güldürmek için küfürlü konuşmalara gerek duymayacağı ve sinemanın aslında bir sanat dalı olduğunu hatırlayacağı yapımlara döneceğine inancımız var hala, ümitliyiz.