Aslında ne arıyoruz?
Kadınlar çalışabilir mi, araba kullanabilir mi, oy kullanabilir mi? Arama motoruna ‘kadınlar’ yazdığınızda algoritma popüler aramalara göre cümleyi tamamlıyor ve dünyadaki pek çok insan hala bu temel haklardan şüphe ediyor.
Hazırlayan: Simay Engür
Arama motorlarının lafı ağzınızdan alan ‘otomatik tamamlayıcı’ özelliği, ‘E gelmişiz 21’inci yüzyıla, kaldı mı bunlar canım?’ yalanlarının baş ispiyoncusu olabilir. Dil bambaşka söylese bile arama motorları gösteriyor ki dünya genelinde hala internette aradığımız şeyler Orta Çağ’ı aratmıyor. Sizin anlayacağınız artık din adamlarına değil Google hazretlerine soruyoruz; ‘Erkekler ağlar mı?’, ‘Evli kadınlar işe gidebilir mi?’ diye. Şaşırtıcı olan popüler kültürle birlikte feminen düzleme yaklaşan erkeklik kavramı, ilk kez bu çağda erkeklerin de kafasını karıştırıyor ve onlar da ‘Erkekler skinny jeans giyebilir mi?’ diye yine aynı otoriteye soruyorlar. Herkesin bildiği gibi arama motorlarının otomatik tamamlama özelliği, en popüler aramalara göre senkronize oluyor. Görünüşte her ne kadar cinsiyetsiz kıyafetler başta olmak üzere, buharlaşan toplumsal cinsiyet rolleri yükselişte olsa da; dünyanın büyük bir çoğunluğu kadınların ikinci cins, erkeklerinse yalnızca prensesini kurtarmakla yükümlü mert ve delikanlı kahramancıklar olduğuna gizli gizli inanıyor.
Yeni kutsal
Arama motorlarının cinsiyetçi aramaları sergilemekten çekinmeyen politikası fark edileli henüz beş yıl oldu. Birleşmiş Milletler Kadın Hakları Örgütü tarafından 2013 yılında başlatılan kampanyanın odak noktasında ‘Kadınlar…’ ile başlayan aramaların oy kullanmamalı, çalışmamalı, araba kullanamazlar ya da köle olmalılar gibi yargılarla tamamlanıyor olması vardı. Elbette ki bunlar popüler ve dünya genelinde kadınlar hakkında en çok yapılan aramalar olsa da, tartışmalı nokta arama motoru Google’ın bu verileri göstererek cinsiyetçiliğe katkı yapıp yapmadığıydı… O yıllardan bugüne arama motorlarına herhangi bir dava açılmadı, ancak kampanya sayesinde 21’inci yüzyıla yön veren sanal dünyanın muhafazakar yüzü görünür kılındı. Peki bugün neler oluyor? İstatistiklere göre ‘Bu bir kadın için uygun mu?’ ile başlayan aramalar, ‘Bu bir erkek için uygun mu?’ ile başlayan aramalardan her daim daha fazla. Kısacası günümüzde kadınların birçoğu olmak istedikleri kişi değil, olması beklenen kişi olmayı hala fazlasıyla önemsiyor. Omuzlarında cinsiyetlerini taşıyan kadınların en çok merak ettikleri soruların başında; bara yalnız gidip gidemeyecekleri, ilişkide ilk adımı atıp atamayacakları ve genç bir erkekle sevgili olup olmayacakları geliyor. Bunların yanı sıra dünya genelindeki ‘Kadınlar şunu yapmalı…’ ile başlayan aramalarsa dijital Orta Çağ’ın dumanı üstünde bir diğer kanıtı. Öyle ki cümlenin sonu bir kadın erkeğinin bakımını üstlenmeli, kocasına boyun eğmeli, başını örtmeli, uzun saçlı olmalı gibi yargılara bağlanıyor. Kadınların eteklerini çıkarıp özgürlük bayrağı misali göklerde dalgalandırılmasının üzerinden yüzyıllar geçmiş olsa da ‘pantolon giymemeliler’ diye internete fısıldayanlar da azımsanmayacak çoğunlukta. Tüm bunlar yetmezmiş gibi otomatik felaketin sizi sürüklediği bir başka alansa evli kadınlar! Evlendikten sonra nasıl giyinmelerinin ve davranmalarının uygun olacağı, hangi aralıklarla dışarı çıkabilecekleri ve kadınların evlenmek için ne kadar beklemeleri gerektiği konusundaki otomatik tamamlayıcılar kulağa modern dünyaya aitmiş gibi gelmiyor. Tüm bunların yanı sıra evli erkekler hakkında yapılan popüler aramaları merak edecek olursanız sonuç yine pek iç açıcı değil. Araştırmalara göre evli erkekler en çok metreslerine nasıl davranmaları gerektiğine ve bir de evlenmeden önce ne kadar maaş almaları gerektiğine yanıt arıyor. ‘Evli bir adamın eşini terk etmesini ne kadar beklemeliyim?’ sorusuysa yine kadınlar tarafından en çok arananlardan. Her ne kadar yüzyılın muasır medeniyetler seviyesinde güneşleniyor gibi görünsek de günümüz toplumlarının belleğinde hala geçmişin kara bulutları kol geziyor. Peki, kimse sizi izlemiyor ve görmüyor olsaydı aslında nasıl davranırsınız? Bu sorunun yanıtı da bireylerin arama motorlarını kullanma alışkanlarında yatıyor olabilir. Ne markalar ne de devletler size anket yapmayı veya sizi adım adım takip etmeyi artık önemsemiyor. Çünkü siyasi görüşünüz, cinsiyetçi olup olmadığınız, ne yiyip ne içtiğiniz, cinsel zevkleriniz ve hatta katil olma potansiyeliniz bile zaten kayıt altında. Distopik mi görünüyor? Son derece gerçek.
Erkekler de yanar
Nasıl ki kadın olmanın belli bir kuralı ve şartı yoksa, erkekler için de durum aynı. Aslına bakarsanız cinsiyetçilik meselesini yalnızca kadınlara indirgemek çok da eşitlikçi görünmüyor. Ana akım Batı kültüründe erkeklikte duygusallığa ve kırılganlığa pek yer yok. Hal böyle olunca erkekler en çok ‘Erkeklerin ağlaması uygun mu?’ sorusuna yanıt arıyor… Bir kadının ardından gözyaşı döküp dökemeyeceği, dar pantolon ya da pembe giyip giyemeyeceği ve hatta bakir olmalarının normal olup olmadığı için yine çağımızın yeni kilisesi internete danışıyorlar. Elbette ki tüm bunların zorla üzerimize giydirilen toplumsal cinsiyetlerimizin öğrenilmiş çaresizlikleri olduğunu söylemek mümkün. Bugün nasıl ki Barbie gibi markalar kız çocukları için normları baştan yazacak yeni rol modeller üretme çabasındaysa erkek çocuklarının da kusursuz ve duygusuz kahramanlar olmayacaklarına ve zorunda da olmadıklarına dair yeni rol model oyuncaklara ihtiyacı olabilir mi?
Kadınlar Günü’nde ne değişti?
Tüm bu karamsar tablonun aksine geçtiğimiz ay 8 Mart Kadınlar Günü’nde postlar, tebrikler, çiçekler, öpücükler ve girl power’lar yine havada uçuştu tabii sosyal medyada… Günün şerefine Google yeni bir trend raporu yayınladı. Önceki yıllarda çizilen cinsiyetçi istatistiklerin aksine Nobel ödülü alan Donna Strickland’ın ve Suudi Arabistan’da kadınlara verilen araba kullanma özgürlüğünün dünya genelinde arama rekoru kırdığına dikkat çekildi. Bunun yanı sıra raporun kilit kelimesinde ‘çalışan kadınlar’ vardı. Son bir yılın raporuna göre bu kategorideki kullanıcılar yeni burslar, daha iyi iş fırsatları ve çalışan bir kadın için en iyi emzirme pompasının hangisi olduğuna dair umut verici alışkanlıklar geliştirdi. Evde oturan kadınlarsa online iş fırsatlarının peşine düştü. Şirketin Kadınlar Günü için hazırladığı kampanya ise: ‘Black girl magic’ yani siyahi kadınların sihri. İnternette siyahi kadınlara yönelik aramaların ırkçılığa ve cinsiyetçiliğe katkıları en büyük sanal problemlerden. Bu algıyı ve yönelimi kırmaya çalışan Google, siyahi kadınların başarılarına odaklanan ‘astronot olmak, hakim olmak’ gibi sorgulamalara dikkat çekiyor.