Kadın Liderlerin Kriz Yönetimi Başarısı
Dünya koronavirüs sürecinde büyük bir sınav verdi. Ne yazık ki bu sınavdan birçok ülke lideri geçemedi. Koronavirüs sınavını başarı ile geçen ülke liderlerine bakıldığında bir ortak özellik göze çarpıyor: Çoğunun kadın olması. Hem de dünyadaki kadın lider oranı sadece yüzde yedi iken… Peki kadın liderler bunu nasıl başardı? Bu liderlerin koronavirüs sürecinde uyguladığı politikalar ve yaptırımlar neler? Dünyanın kadın liderlerin bu başarısından öğreneceği çok şey var.
Dünya liderlerinin sadece yüzde yedisi kadın ve dünya koronavirüs sürecinde bu yüzde yediyi konuşuyor. Sayıca fazla olanın başarı daha yüksektir ancak koronavirüs dönemi gösterdi ki bunun sayıyla değil başka bir şeyle ilgisi var. Kimisi kadın ülke liderlerinin daha öngörülü olduğunu söylüyor, kimisi daha sağduyulu, kimisi daha tedbirli. Sebep ne tam olarak bilmiyoruz, ancak kadın liderlerin politikalarından öğrenecek çok şeyimiz var.
Almanya
Bazıları kadın liderlerin başarısını yönettikleri ülkenin küçüklüğü ile ilişkilendirmeye çalışıyor. Forbes Dergisi bu yersiz çabaya “peki Almanya?” sorusunu sorarak, durumun ülkenin boyutlarının ve nüfusunun ötesinde olduğunu, anlamanın ve öğrenmenin pandemi döneminde daha faydalı bir uğraş olacağını belirtmiş. Almanya başbakanı Angela Merkel’in pandemiye yaklaşımı tamamen şeffaf politikalar yürütmek, halkı her adımda bilgilendirmek ve gerçekleri tüm açıklığı ile paylaşmak şeklinde. Sakin ancak durumun ciddiyetini kavrayarak hareket etti. Ülkede yaygın olarak koronavirüs testi ve antikor testi yaptırmaya başladı.
Yeni Zelanda
Yeni Zelanda tecrit kararını en erken alan ülkelerden biri. Karantina uygulamasına başladığında ülkede yalnızca altı vaka görülmüştü. Başbakan Jacinda Ardern’in tek başarısı bu da değil. Ülkeye dışarıdan girişi çok kısa bir süre içerisinde yasaklayan Ardern bütün süreci büyük bir açıklık ile halkı ile paylaşarak yürüttü. Koronavirüs sürecinde ülke çapında hayatını kaybedenlerin sayısı ise yirmi iki. Ülkede yaklaşık bir aydır hiç yeni vaka görülmedi. Koronavirüs sebebiyle hastalanan son kişinin de iyileştiği ve artık hiç vaka kalmadığı müjdesini halkına bizzat verdi Ardern.
Tayvan
Tayvan Çin’den hemen sonra vaka bildiren ülkelerden biriydi. Yirmi dört milyon nüfusa sahip bu ada ülkesinin lideri Tsai Ing-wen hastalığın ciddiyetini en erken kavrayan liderlerden biri. Henüz ocak ayında hastalık ile ilgili 124 maddelik önlem paketini hazırlatan Ing-wen, en erken sosyal izolasyon uygulatan lider oldu.
Danimarka
Avrupa’da tecrit uygulamasına en hızlı geçen ikinci ülke Danimarka. Bunu koronavirüs hakkında çocuklarla konuşmayı ilk akıl eden başbakanları Mette Frederiksen’e borçlular. Ülkede henüz koronavirüsten ölüm yaşanmamışken sıkı tedbirler uygulayan Frederiksen sayesinde Danimarka pandemi sürecini en az hasarla atlatan ülkeler arasında.
İzlanda
İzlanda başbakanı Katrin Jakobsdottir ülkedeki tüm vatandaşlara ücretsiz korona testi imkanı sundu. Ülkenin bu politikası sayesinde koronavirüs testi pozitif olan ancak hiçbir belirti göstermeyen bireylerin gerçek sayısı ortaya çıktı ve bu bireylerin temas ettiği kişilerin belirlenmesi konusunda hızla harekete geçildi. Uygulanan bu program ile virüsün yayılması etkili bir şekilde önlendi. Ayrıca virüsün yayılım hızının gözlemlenmesi açısından da sürekli uygulanan testler dünyaya bilgi verme açısından etkili oldu.
Finlandiya
Finlandiya başbakanı Sanna Marin kadın olmasının yanı sıra dünyanın en genç devlet başkanı. Koronavirüs konusunda çok şeffaf davranan otuz dört yaşındaki başbakan halkın bilgilendirilmesini öncelik olarak ele aldı ve genç bir bakış ile ülkenin gençlerinin ilgisini çekmesi için sosyal medya ünlüleri ile anlaştı. Bu şekilde ülkede gazete okumayan gençlerin de koronavirüse karşı bilinçlenmesini sağlayan başbakan bu yöntemle virüse karşı önlemlerde halkın desteğini yüzde seksen beşe çıkardı.
Norveç
Erna Solberg’in başbakanı olduğu Norveç, koronavirüs sonucu ortaya çıkan krizden en çok etkilenenin çocuklar olduğu düşüncesi ile hareket ederek çocuklara yönelik basın toplantısı düzenledi. Toplantıda çocukların sorularını tek tek yanıtlayan Solberg, çocukların korkularını dindirmeye çalışırken onlara aynı zamanda hissettikleri korkunun normal olduğunu anlattı.