Kim bağımlı? Siz mi, çocuğunuz mu?

İnternet ya da cep telefonu bağımlılığı denince akla ilk gelen çocuklar ya da gençler olsa da teknolojik cihazlarla gereğinden fazla haşır neşir olma hali ebeveynler arasında da giderek artıyor.

Kim bağımlı? Siz mi, çocuğunuz mu?

Yazı: Halime Sürek Kahveci

Çocukların bilgisayar, tablet ya da akıllı telefon gibi teknolojik aletlerle olan ilişkisinin neredeyse ‘bağımlılık’ düzeyine gelmesinden yakınıyoruz. Peki ya anne-babalar olarak bizler ne durumdayız? Akıllı telefonlar, tabletler mesai saatlerini ofis dışına da taşıyor. Anne- babalar bazen zorunluluktan bazen de alışkanlıktan sürekli e-postalarını ya da sosyal medya mesajlarını kontrol etmek zorunda hissediyor. An Eğitim ve Aile Danışmanlık Merkezi’nden Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Uzmanı Nurten Aydın, “Günümüzde teknolojik aletlerin oldukça yaygınlaşması ve özellikle yetişkinler tarafından da kontrolsüz kullanılması genel olarak çocuk yetiştirmenin doğallığını bozdu diyebiliriz” uyarısında bulunuyor. Aydın, ‘teknoloji bağımlısı’ gibi görünen ebeveyn sayısındaki artışı kendi gözlemlerine dayanarak şöyle değerlendiriyor: “Her yerde ve her zeminde yetişkinlerin elinde telefon görmek mümkün. Sosyal medya mecralarından hepimize sürekli oyun talebi gelmesi de bir başka gösterge. Havaalanlarında yetişkinlerin başları önlerinde, gözleri telefonlarında ya da tabletlerinde oluyor. O sırada çocuklar annelerine ya da babalarına bir şey soruyor, ebeveynler cevaplarını neredeyse gözlerini telefondan ayırmadan veriyor. Çocuklar bazen bağırıyor ya da onları çekiştiriyor. Ardından çocuk bağırmasın diye onun da eline bir telefon veriliyor ya da bir kriz yaşanıyor.”

Mesele zamanlama
Ebeveynlerin bu alışkanlıkları çocuklarını ihmal etmelerine yol açıyor mu, diye sorduğumuzda Aydın; “İhmal çok kapsamlı bir ifade” diyor ve ekliyor: “İhmalden çok anne-baba ve çocuk arasında olması gereken, sağlıklı iletişim ve etkileşim eksikliğinden bahsedebiliriz.” Aydın’a göre yapılan temel hata, ebeveynlerin çocuklarına ayıracakları zamanı bu tür cihazlarla geçirmeleri. Yapılması gerekense teknolojiden tamamen uzaklaşmak değil elbette. Onlara kaliteli zaman ayırdıktan sonra özgürsünüz.

Çocuklar anlar!
Sıra kendimize ve davranışlarımıza geldiğinde bir ayna tutup bir tespitte bulunmak her zaman kolay olmayabiliyor. O nedenle “Anne-babaların teknolojik cihazlarla ilişkilerinin bağımlılık düzeyinde olup olmadığını belirlemelerinin kolay yolları var mı?” sorusuna Aydın, karşılaştığı durumlara da değinerek şu cevabı veriyor: “Anne-babanın çocukları ile birlikte ne kadar vakit geçirdiğini, bu zaman zarfında cep telefonu ya da ekrana bakma ihtiyacını ne kadar hissettiklerini kendilerine sormaları gerekir. Çocuk bir soru sorduğunda yüzler ekranda mı cevap veriyorlar yoksa gerçekten çocukla ilgileniyorlar mı? Çünkü çocuklar gerçekten kendilerine ayrılmış zamanın kalitesini çok daha iyi anlar. Merkezimize danışmanlık hizmeti almaya gelenlerin çoğunun ilk sordukları soru internet şifremiz. İlk zamanlar vermekte bir sakınca görmüyorduk, ancak sonra baktık ki, sadece anne-babalar değil gelen çocuklar da boşta kaldıkları her an oyun oynuyor. Biz çocuğa müdahale edemiyoruz çünkü anne-babası da oynuyor ve çocuk bunu örnek gösteriyor. Şu anda şifreyi vermiyoruz ancak bu duruma çocuklardan daha çok aileler içerliyor. ‘Bu durumda kim bağımlı?’ sorusunu ailelere sormak bana daha doğru geliyor.”

Aydın, elbette çok önemli bir gerçeğin altını çiziyor: Teknolojik gelişmelere, cihazlara karşı olmak mümkün değil. Ancak olması gerektiği gibi kullanma konusunda ailelerin çocuklarına örnek teşkil etmesi gerekiyor.