Yeni bir oluşum: Digital göçebelik
Yeni çağın göçebeleri yani gezerek çalışanlar kulübü! Çoğumuzun hayalini gerçeğe dönüştüren dijital göçebelere yakından bakıyoruz.
Göçebelik, bir topluluğun, yaşamak için gereken kaynakları elde etmek amacıyla, düzenli aralıklarla yer değiştirme alışkanlığıdır. Yeni çağın göçebeleri ise dijital! Onlar için göçebelik zorunluluk değil. İsteğe bağlı yer değiştiriyor, özgür ve bağımsız olarak çalışıyor ve dünyanın her yerine seyahat ederek işlerini sürdürebiliyorlar. Yani çoğumuzun hayalini gerçeğe dönüştürüyorlar...
Konuk Yazar: Bashak İlhan
Son birkaç senede uzaktan çalışma hayatını deneyimleyen profesyoneller ofislere geri dönmeye pek de niyetli değil. Bazı şirketler ise bu çalışma şeklinin ekonomik olarak getirdiği avantajlardan vazgeçmek istemediği için hibrit modeller üretmeye çalışıyor. Dünya bu geçiş içerisinde yeni yaşam şeklini benimseyen çalışan ve şirketler ile büyümeye devam ediyor. Ofislere dönmeyen çalışanlarını istifaya zorlayan şirketlerin olduğunu da biliyoruz. Değişim sancılı ve herkes için zor olabilir. Ama bu yaşam şekli artık hepimiz için kaçınılmaz. Şu anda da tedirginlik yaratansa sadece bu geçiş süreci.
Dijital göçebelik temelinde bir yaşam tarzı ve özgürlüğü, bize yerden ve zamandan bağımsız olarak çalışma imkanı tanıyor. Seyahat edip etmemek kişisel bir tercih, zorunluluk değil tabii. Yıllardır bu şekilde yaşayan bizler gibi dijitaller için ise seyahatler kültürel zenginlik, yeni insan, sektör tanıma yolu. Ben dijital temelli iş hayatımda 19’uncu yılımdayım. Bugüne kadar 50’den fazla ülke gördüm ve her seyahatimde çalışmaya devam ettim. Şu anda Amerika’da üç eyalette, İstanbul, Londra, Paris temsilcikleri ile dünyaya servis veren bir e-ticaret ajansım var ve farklı ülkelerde yaşayan, sürekli seyahat eden çalışanlarım var. Biz bu yaşam biçimi dışında bir kurguyu anlamayacak kadar bu hayatı benimsemiş pratikleştirmiş profesyonelleriz.
KORONAVİRÜS SONRASI DÜNYADA DURUM NASIL?
Evden çalışan ve dijital göçebe olarak tanımlanan kişilerin sayıları şu anda 35 milyona yaklaştı. Dijital göçebeler cinsiyet eşitliği olan, kadın ve erkek yoğunluğu neredeyse eşit bir grup. Dijital göçebelerin yüzde 49’u kadınlardan, yüzde 51’i ise erkeklerden oluşuyor. Özellikle pazarlama, bilgi teknolojileri, tasarım, yazarlık ve e-ticaret, çalışanların dahil oldukları sektörlerde başı çekiyor. Yüzde 14’ü ise mimarlık, tıp, hukuk, şehir planlama, mühendislik gibi dijital göçebeler ile pek de fazla ilişkilendirilmeyen mesleklere sahipler. Artan esneklik, daha yüksek maaş beklentileri, özgürlük ve dünyanın herhangi bir yerinde çalışma yeteneğinin birleşimini oluşturdu. Ve dijital göçebe büyümesi burada bitmeyecek. NomadList’in kurucusu Pieter Levels, 2035 yılına kadar dünya çapında bir milyar dijital göçebe olacağını öngörüyor.
Araştırmalar, tüm göçebelerin yüzde 44’ünün Y Kuşağı (26 ila 41 yaş arası), yüzde 21’inin Z Kuşağı olduğunu ve 2021’de bir dijital göçebenin ortalama yaşının 32 olduğunu gösteriyor. Pandemiden önce, göçebe olan ve zamanlarını bahçelerinde oturmak yerine seyahat ederek geçirmeyi seçen Baby Boomers (58-76 yaşları arasında) yükselişi vardı. Birçoğu bunu serbest çalışmayla birleştirmeyi seçti ve 2019’da tüm dijital göçebelerin yüzde 27’si Boomer’dı.
GÖÇEBELERE OTURMA İZNİ VEREN ÜLKELER VAR!
Sayıları her geçen gün artan bu grup zamanla uzmanlaşıp kısa sürede çok iş yapmaya ve kendine ayırdığı zamanı farklı hobiler ile değerlendirmeye odaklı. Tabii ki, seyahat dünyanın en büyük keyiflerinden ve hobilerinden biri olarak dijitalleri göçebe bir yaşama yöneltiyor. Devletler de çıkardıkları dijital göçebe vize hakları ile bu süreci kolaylaştırıyor. Şu an 46 ülke dijital iş yaptığını ispatlayan profesyonellere dokuz aya kadar vize imkanı ve oturma izni sağlıyor. Bu ülkelerden en popülerleri Meksika, Arjantin, İspanya, Portekiz, Almanya, Avusturalya, Çekya. Tayland, Yunanistan, Endonezya ve Güney Afrika ise bu vize tipi üzerinde çalışmalarına hızla devam ediyor. En çok tercih edilen ülkeler ise Meksika, Tayland, Endonezya ve Kolombiya.
Göçebelerin yer seçimi üç ana kriterden oluşuyor. Konaklama maliyeti, güvenlik ve internet erişimi. Bunu keyfi nedenler, doğa güzelliği, İngilizce dil etkinliği, kendilerine benzer kişiler ile tanışabilme olasılıkları da etkiliyor. Amerikalı dijital göçebelerin yüzde 44’ü, daha düşük bir yaşam maliyetinin keyfini çıkarırken, yılda 75 bin doların üzerinde kazanıyor. Yüzde 32’si bir yıl veya daha kısa bir süre dijital göçebe olmayı planlıyor. Konumdan bağımsız uzaktan çalışanların yalnızca yüzde 24’ü aslında işi ve seyahati aynı anda yapıyor. Çoğu dijital göçebe yavaş seyahat ediyor ve yalnızca yüzde 17’si yılda beşten fazla ülkeyi ziyaret ediyor. Dijital göçebelerin yarısından fazlası (yüzde 52’si), göçebe yaşam tarzının en büyük zorluklarından biri olarak güvenilir Wi-Fi bulmayı belirtiyor. Yalnızca yüzde 30’u haftada 40 saatten fazla çalıştığını bildiriyor. Dijital göçebeler aynı zamanda büyük bir ekosistem oluşturuyor. Eğitimli, çalışkan, iş odaklı, yaşamdan keyif almayı bilen bu kitle tüm ülkeler için bulunamaz bir fırsat. Farklı kesimlerden göçebelerin katılması ile sürekli gelişen, büyüyen bir ülke gibiler. Sürekli seyahat ederek bir ekosistem oluşturuyor ve gelirlerini artırarak çoğalmaya devam ediyorlar.
EN POPÜLER 5 ÜLKE
Portekiz: Aylık 2000 dolar yaşam masrafı, Avrupa standartlarındaki konforu, hızlı internet ve doğası ile tercih edilen ülkeler arasında.
Türkiye: Aylık 1200 dolar yaşam masrafı, Türk lirasının dolar karşısındaki değer kaybı, eşsiz doğası ve tarihi ile yükselişte.
Gürcistan: Aylık 1200 dolar yaşam masrafı, sahip olduğu doğal güzellikler ve diğer ülkelere kolay erişimi nedeni ile tercih edilen ülkeler arasında.
Endonezya: Aylık 1200 dolar yaşam masrafı, sürekli yaz olan iklimi, sıcakkanlı yaşayanları, güvenli olması ve beş yıla kadar dijital vize verme kararı alması ve göçebelerin kalış süresi boyunca sağladığı vergi muafiyeti nedeni ile en çok tercih edilen ülkeler arasında.
Meksika: Aylık 1300 dolar yaşam masrafı, sürekli sıcak olan iklimi, Amerika kıtasına yakınlığı ve altı aya kadar vize imkanı ile diğer tercih edilen ülkeler arasında.
Los Angeles’tan Jena, bir freelance yazar.
Beş yıldır dijital göçebe olan Jena, bir tatil için Avrupa’ya gidiyor ve beş yıldır dönmeden çalışmaya ve gezmeye devam ediyor. Bu beş yıl içerisinde 15 ülke gezmiş. Evini, ‘internet erişimi olan herhangi bir yer’ olarak tanımlıyor. Jena’ya göre işinin en eğlenceli tarafı, müşterilerinin olduğu şehirlerde müşterileri ile kahve sohbetinde yüz yüze buluşmak.
Ryan, İngiliz bir göçebe ve Meksika, Peru, Brezilya, Vietnam, Tayland, Filipinler, İngiltere, İskoçya, Macaristan’da yaşamış.
Göçebelik deneyimini anlatırken; bir ay sahilde çok güzel vakit geçirebilir, bir sonraki ay kötü bir motel odasında böcekler ile yalnız kalabilirsiniz diyor. Ryan’a göre dijital göçebelik güzel ortamlar kadar, zorluklara da katlanabilme yeteneği istiyor. Eğer bu hayatı korumak istiyorsanız işinizin her zaman öncelikli olduğunu kabul etmeniz şart.
Jaleb, bir e-ticaret girişimcisi. Gezerek kazandığı deneyimleri işine yansıtan bir profesyonel.
Dijital göçebe olduğu için daha çok üreticiye ulaşıyor, pazarlardaki farklı alışveriş davranışlarını analiz ediyor. Çok uygun fiyatlara bulduğu farklı ürünleri, gidip yaşayarak alışveriş alışkanlarını öğrendiği pazarlara satabilmenin dijital göçebeliği sayesinde başarıya dönüştüğünü söylüyor.
Son olarak kendimi ve ekibimi anlatmak isterim. Road Global olarak biz Avrupa ve Asya markalarını Amerika pazarına açan bir e-ticaret ajansıyız.
Laptoplarımız, telefonlarımız bizim ofisimiz. İnternetin olmadığı ya da kötü olduğu hiçbir yer listemizde yok. Hem çalışıp hem seyahat edebilmek için inanılmaz bir planlama yeteneğine sahibiz. Bulunduğumuz yer neresi olursa olsun Amerika saatine göre toplantılar organize ediyoruz, uyku ve çalışma saatlerimizi buna göre kurguluyoruz. Günde dört saat bilgisayar başında oturarak en yüksek performansı gösterme odaklıyız. Kalan zamanlarda ise ekiplerimizi telefon üzerinde mesajlaşma ile yönetiyoruz. Bazılarına göre her zaman tatildeyiz, bazılarına göre 24 saat çalışıyoruz. Ekibimizdeki kişiler bulundukları ülke içinde veya ülkeler arasında seyahat halindeler. Aralarında çocuğu olan birisi olarak benim hareket alanım yazları daha esnek, kışları ise daha sınırlı. Gittiğimiz yerde en az bir ay kalıp tüm düzenimizi buna göre kuruyoruz. Depo ekibi dışında hepimiz mobiliz. İstanbul, Miami ve Austin’de dönem dönem kullandığımız ofislerimiz var. Faklı saat dilimlerinde çalışan bir ekip olarak aslında 24 saat çalışan bir ekip var. Bize göre tek, dünya için ise yeni olan bu yaşam tarzı geleceğin çalışma şekli. Uzaktan çalışan profesyoneller, freelance çalışanlar, kendi işini yapanlar bu hayat tarzını hali hazırda benimseyenler. Meslek olarak bakıldığında geniş bir liste var. Öne çıkanlar, dijital pazarlamacılar, e-ticaret uzmanları, danışmanlar, sosyal medya yöneticileri, yazılımcılar, yazarlar, grafik tasarımcıları listenin başında geliyor. Bu keyifli ve emek isteyen yaşam stiline hazırsanız planlama yeteneklerini artırarak başlayın.
Şu an 46 ülke, dijital iş yaptığını ispatlayan profesyonellere dokuz aya kadar vize imkanı ve oturma izni sağlıyor.
NEDEN GÖÇEBE OLUNUR?
- Dijital göçebelerin büyük çoğunluğu, her ay farklı ülkeye gitmek yerine, gittikleri yerlerde en az üç ay kalmayı tercih ediyor. Lokal hayatı benimsemek ve sık seyahatten doğan masraf ve endişeleri azaltmanın yaşam-iş dengesini sağladığını ve performanslarını artırdığını iletiyorlar.
- Çok sayıda ülke gezdikleri için kazandıkları farklı bakış açıları, iş hayatında başarıyı da beraberinde getiriyor.
- Düşük bütçe ile güzel bir yaşam sürebilme deneyimi, iş hayatında da kısıtlı bütçesi olan işlerde bile fark yaratabilmelerini sağlıyor.
- Kazandıkları sosyallik, çözüm yeteneklerini, uzlaşma kabiliyetlerini artırıyor.
- Zaman yönetiminde ve teknoloji kullanımında harika planlamalar yaparak doğru teknolojileri kullanıyorlar.
- Bir de dezavantaj: Güvenlik, bulundukları ülkede İngilizce konuşulmaması, kötü internet erişimi ve VPN erişimi en çok şikayet ettikleri ve çözüm aradıkları konular.