AIDS ile mücadelenin 40. yılında 6 önemli bilgi

Dünya Sağlık Örgütü tarafından 1 Aralık Dünya AIDS Günü olarak tanımlamış durumda. Memorial Kayseri Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Ayşegül Ulu Kılıç, AIDS ile mücadelenin 40. yılında HIV/AIDS ile ilgili bilgi verdi...

AIDS ile mücadelenin 40. yılında 6 önemli bilgi

Cinsel temas ve kan yoluyla bulaşan HIV, tedavi edilmediği taktirde bağışıklık sistemini etkileyerek AIDS’e neden oluyor. HIV enfeksiyonu olan veya AIDS tanılı kişilerin daha önceki inanışlara göre kısa sürede hayatını kaybedeceği düşünülüyor. Ancak günümüzdeki gelişen teknoloji ve tedavi olanakları ile AIDS kronik bir hastalık olarak tanımlanıyor. Memorial Kayseri Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Ayşegül Ulu Kılıç, HIV/AIDS ile ilgili bilgi verdi.

Virüs zamanla bağışıklığı vuruyor

İnsan bağışıklık yetmezliği virüsü olarak adlandırılan HIV, enfeksiyona yol açarak vücudu etkilemektedir. Virüs, vücuda girdiğinde bağışıklık sistemi hücrelerine tutunmakta ve genetik materyallerini hücre içerisine bırakarak burada kendini kopyaladıktan sonra hücreyi parçalayarak diğer hücreleri etkilemektedir. Virüs, zamanla bağışıklık sistemi hücrelerinin azalmasını sağlayarak vücudu enfeksiyonlara karşı zayıf bırakmaktadır. 1990’lı yıllardan beri HIV enfeksiyonunun tedavisi tüm dünyada başarıyla yapılmaktadır.

 

Kontrol edilirse hastalık olmuyor

Vücuttaki HIV kontrol edildiğinde HIV’in tamamen vücuttan uzaklaştırılamadığı kronik bir enfeksiyona dönüşmektedir. İlaçlar, virüsün vücutta kendini kopyalamasını durdurarak bağışıklık sisteminin zarar görmesini engellemektedir. Edinilmiş bağışıklık yetersizliği sendromu olarak adlandırılır AIDS, HIV enfeksiyonunun ileri evresi olarak tanımlanmıştır. Başlı başına bir hastalık olmayan AIDS, virüs kaynaklı olarak bağışıklık sisteminin zayıfladığı bir süreci kapsamaktadır. HIV taşıyanların hepsi AIDS aşamasında olmayabilir. Bu virüsü taşıyanlar tedavi edilirse, AIDS hastası olmayacaktır.

HIV enfeksiyonu bu yollarla bulaşıyor

  • HIV enfeksiyonu korunmasız cinsel (anal, vajinal) temas sonucu bulaşmaktadır.
  • Tedavi süreci tamamlanmamış HIV taşıyıcıları korumasız cinsel ilişkiye girmemelidir. Korunmadan yapılan cinsel temas arttıkça, bulaş riski de yükselmektedir.
  • HIV’in bilinen başka bir bulaş yolu ise aynı enjektörün kullanılmasıyla ortaya çıkmaktadır.
  • Başka bir bulaş yolu ise virüsün anneden bebeğe geçmesidir. Virüs anne karnındayken bebeğe geçerek, doğum sonrasında bebeğin enfekte olduğu ortaya çıkmaktadır.
  • Organ, doku ve kan nakli de önemli bir bulaş yoludur.

AIDS ile mücadelenin 40. yılında 6 önemli bilgi - Resim : 1

HIV öpüşmekle ve sarılmakla bulaşmaz

Öte yandan, HIV öpüşmekle, sarılmakla, el sıkışmayla, öksürmekle, sivrisinek ya da böcek ısırığı ile bulaşmayacaktır. HIV enfeksiyonu tanısı için yapılan kan testleri tüm devlet hastaneleri ve aile sağlık merkezleri (ASM), üniversite hastaneleri, özel hastaneler ve gönüllü danışmanlık ve test merkezlerinde yapılabilmektedir. Hekimi tarafından test önerilen tüm kişiler, korunmasız cinsel ilişki yaşayanlar, birden fazla cinsel eşi olanlar, cinsel yolla bulaşan başka bir hastalığı olanlar, tüm gebeler, HIV enfekte kişilerin eşleri ve damar içi enjeksiyon yapan kişiler test yaptırmalıdır. HIV taşıyanlar her türlü mesleği yapabilir, bedensel ve zihinsel engelli statüsünde değildir. Bu kişiler evlenebilir ve çocuk sahibi olabilir. Ancak çocuk sahibi olurken dikkat edilmesi gereken kurallar ve eşlerin pozitiflik durumuna göre alınması gereken önlemler bulunmaktadır.

37,7 milyon insan HIV ile yaşıyor

Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı (UNAIDS) raporuna göre,2020 yılında dünya genelinde yaklaşık 37,7 milyon insan HIV ile yaşadığı açıklanmış ve yaklaşık 1,5 milyon kişinin de HIV ile yeni enfekte olduğu belirlenmiştir. 2020 yılında 680.000 kişi AIDS’e bağlı hastalıklardan hayatını kaybetmiştir. Öte yandan, 27,5 milyon kişi de antiretroviral tedaviye erişebilmiştir.

Hastalık ile uluslararası yapılacak mücadele konusunda Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı’nda küresel hedefler tespit edilmiştir. Bu hedefler kapsamında tüm dünyada AIDS ile ilişkili ölüm sayısının; 2030 yılında 200.000’e düşürülmesi, HIV ile enfekte olduğu belirlenen kişilerin %90’ının tedaviye erişmesi için çalışılması ve tedavi görenlerin %90’ınında viralsupresyonun sağlanması gerekmektedir. Hastalığı önleme çalışmaları çerçevesinde ise; yeni enfekte olanların sayısının % 75 azaltılması için çalışma yapılması, HIV enfekte yenidoğan sayısının ise sıfır olması amaçlanmaktadır.

AIDS’in az görüldüğü ülkeler arasındayız

Sağlık Bakanlığı verilerine göre; ülkemiz HIV/AIDS açısından hastalığın az görüldüğü ülkeler arasında yer almaktadır. Ancak son yıllarda vaka sayılarında artış olduğu belirlenmiştir. Ülkemizde 1985 yılından 31 Ocak 2021 tarihine kadar testi pozitif olan ve bildirilen 26.447 kişi ve 1974 AIDS vakası bulunmaktadır. Vakaların % 81.05’i erkek, % 18,95’i kadın, % 15,6’sı da yabancı uyruklu kişilerdir.

Ülkemizde vakaların en fazla görüldüğü yaş grubu 25-29 ve 30-34 yaş grubu arasındadır. Bulaşma şekline göre ise % 47,2’inin cinsel yolla, hastalığın cinsel yolla bulaştığını söyleyenlerin % 68,8’inin de bulaşma yolunun heteroseksüel cinsel ilişki olduğunu belirttiği bildirilmiştir. HIV bulaşanların %1,1’inin bulaşma yolunun damar içi madde kullanımı nedeniyle olduğu bilinirken, % 51,3’lük bir bölümün ise bulaş yolu bilinmemektedir. Ülkemizde 1985 yılından bugüne kadar HIV/AIDS vakalarının arttığı bilinmektedir.