Altruizm, diğerkamlık, özgecilik nedir: Sizin için ne yapabilirim?
Bu soruya bir yanıtımız var: Her zaman bizim için bir şey yapmamalısınız. Bir başkasının çıkar ve faydalarına, kendi çıkar ve faydalarınızdan fazla önem veremezsiniz. Müsaadenizle, biz sizin için ne yapabiliriz? Yani... Altruizm, diğerkamlık, özgecilik nedir? Birlikte bakalım...
Hiçbir şey yapamazsınız. Zaten her zaman da bizim için bir şey yapmamalısınız. Bir başkasının çıkarlarına ve faydasına, kendi çıkar ve faydalarınızdan fazla önem veremezsiniz. Tabii, isterseniz seçim sizin; yaparsınız, olur, verirsiniz. Peki, sizin için ne yapabilirler? Yaparlar mı? Müsaadenizle, biz size nasıl yardımcı olabiliriz?
Yazı: Baran Alışkan
Her sabahın favori olmayan sesi, alarm çalıyor. Uyanma vakti. Saati kontrol ediyoruz ve güne başlamak için ilk iş yüzünüzü yıkayacaksınız. Henüz vakit varken birkaç lokmada geceden hazırlanan sandviçi yedikten sonra, hızlıca çantanıza demirbaşlarını ekliyoruz. Kapıyı yavaşça çekiyor ve kalabalığa ilk adımı atıyoruz. Bugün, yeni bir gün. Yeni ama yine bir gün. Sizin için zor bir gün olacak gibi duruyor. Yoksa kendisini pek göz önünde bulundurmayan ve sürekli başkalarını düşünen biri olduğunuz için olabilir mi? Diğerkam ya da özgeci, sizi nasıl tanımlamamızı istersiniz? Sizi iyi tanıyor olabiliriz. Ya siz, kendinizi ne kadar tanıyorsunuz? Biraz sizden bahsetmemize izin verin.
VAHŞİ DOĞADA FEDAKARLIK
İlkel atalarımıza göre hayli güvenli hayatlar yaşayan bir jenerasyonuz. Onlar, vahşi doğaya karşı mücadele ediyor ve her günü hayatta kalmak için yaşıyordu. Mağara duvarlarına çizdikleri anıları, şimdilerde bol ödüllü sinema filmlerine ilham bile oldu. Atalarımız, tehlikeye karşı birlik olarak soyunu devam ettirmeyi başardı. Küçük torunları olarak, bu satırları bile onların bir arada olarak yaşamlarını sürdürmelerine borçluyuz. Elbette aralarındaki, birbirini gözetme ve birlikten kuvvet doğar inancına da tabii. Aralarındaki diğerkamlar, diğerleri için fedakarlık yapmayı kendisine görev edinerek önemli bir rolü üstlenmişti. Bugün ise miras olan bu davranışımız bize olumlu ve olumsuz sonuçlar doğuruyor.
ALTRUİZM, DİĞERKAMLIK, ÖZGECİLİK NEDİR?
Altruizm, yani diğerkamlık, bir başka deyişle özgecilik, başkalarının yararını da kendi yararı kadar gözetme anlamını taşıyor. Bir başka kişiye tamamen isteyerek fedakarlık yapmak ve diğer kişinin çıkarlarını kendi çıkarlarının önünde görmeyi ifade ediyor. Bunu bir fayda görme amacıyla yapmayan özgeciler, karşılıksız bir fedakarlığı gönüllü şekilde yapıyor.
GÜNÜN FAYDACISI
Bir günde, çeşitli noktalarda, farklı rolleri üstleniyoruz. Ofiste personel, okulda öğrenci, sokakta sade vatandaş, sosyal ortamda arkadaş, ilişkide sevgili, evde aile üyesi olarak rollerimizi hakkıyla yerine getirmeye çalışıyoruz. Her bir rolün sorumlulukları farklı ve başka yönlerimizi öne çıkarmaya muhtaç.
Tüm rollerde etkileşimde olduğumuz başka karakterler var ve özgecilik bu noktalarda kendini ortaya çıkarabilir. Sıradan bir sabahta kapıyı çekip evden çıktıktan hemen sonra, kendinizi bir başkasına fayda sağlayacak ve kendinizin çıkarlarını önemsemeyecek noktada bulabilirsiniz. Kabul, bu davranış sosyal hayatta hayli işe yarar bir aksiyon. Topluma ait hissetmeye ve sosyalleşmeye olanak tanıyabilir. Hatta birilerine yardım etmek beyindeki ödül merkezlerini de harekete geçirir. Yine de kendinizi görmezden gelme noktasında sizi bir tükenmişliğe de sürükleyebilir. Bir adım geriden baktığımızda ise bizi özgeci birine neyin dönüştürdüğünü merak ediyoruz.
Uzman Klinik Psikolog Zehra Dilara Özen, erken yaşta gereksinim ve duyguların ifade ihtiyacının giderilmemesi sonucu birtakım uyumsuzluklar meydana gelebildiğini düşünüyor. “Bakım veren kişinin, ilk olarak, çocuğa kendi ihtiyaçlarını ifade etmeyi öğretmesi gerekmektedir. İhtiyaçlarını ifade etmekte zorlanan ve kendini ifade edemeyen bireylerde diğerlerinin ihtiyaçlarını gidermek ve onaylanmak adına karşı tarafın düşüncelerine ve isteklerine boyun eğme davranışı gerçekleşebilmektedir. Ebeveyn isteklerinin, kendi benliğinden üstün tutulduğu ortamlarda büyütülen çocuklarda, diğerinin düşünceleri her zaman için daha önemlidir. Kabul için bir şart gerekmektedir. Bazen farkında olmadan, örtük biçimde gerçekleşen bu süreçte kişi için asıl motivasyon kaynağı onay kazanmak olduğu için diğerlerinden onay aldıkça bu döngü güçlenmektedir.” Bizi, diğerlerine karşı fedakarlık yapmaya iten, ebeveynlerimizin bize mirası olabilir. Bize sorsalar, belki de yükte hafif pahada ağır bir miras da tercih edebilirdik.
“Altruizm düşüncesini benimseyen birey, her ne kadar başkası için kendini feda etse de bir noktada yaptığı fedakarlık onun mutlu ve huzurlu olmasını sağlamaktadır.”
ÖZGECİ MESAİ
Bir diğerkam, günün diğer saatlerinde etkileşimde olduğu tüm aktörlere karşı tüm fedakarlığıyla adeta can suyu oluyor. İş yerindeki fedakarlığı ek işlere, okuldaki fedakarlığı yepyeni grup ödevlerine, sosyal hayattaki fedakarlığı herkesi memnun etme mesaisine, ilişkideki fedakarlığı benliğini yitirmesine, evdeki fedakarlığı ise yeni sorumluluklara ve hayatının kalan tüm anlarına mal olabilir. Tüm bu örneklerle abartmış sayılır mıyız? Ortalama bir günün her anının röntgenini çekmeye çalıştığımız bahsi geçen özgeci, pek tabii gerçekten bu hayatı yaşıyor olabilir. Günün sonunda yastığa başını koyduğunda herhangi bir karşılık beklemediği için bundan memnun da olabilir. Fakat birkaç saat sonra yeni bir güne daha uyanacak. Aynı rutine başlamadan önce, olur da kendisi için bir şey isterse şu soru kulaklarımızda çınlayacak: El alem ne der?
Özgecilik, toplumdaki diğer bireyler için şahane bir avantajken, kişiye kötü niyetli kişiler tarafından olumsuz sonuçlar da doğurabilir. Onun fedakarlık yapma arzusunu suistimal edebilir ya da bunu tamamen ona bir görev olarak yükleyebilir. Uzm. Klnk. Psk. Zehra Dilara Özen’e göre, yetiştiğimiz kültürde bize öğretilen; kendi düşünce ve isteklerimizi göz ardı ederek başkalarının bizim hakkımızda ne düşündüğünü, onların zihninde nasıl bir imaj oluşturduğumuzu düşünerek hareket etmek zorunda bırakılmış olabiliriz. Fakat bu durum, her zaman bir diğerinin mutluluğuna işaret etmektedir görüşünde. “Toplumda birden çok insan barındığına göre, hepsini mutlu etmek, hepsinin yaşam tarzına ve söylemlerine göre hareket etmeye çalışmak en büyük uyumsuzluk davranışıdır. Unutulmamalıdır ki çok fazla uyumlu olmaya çalışmak ve davranmak en büyük uyumsuzluk davranışıdır.” Buradan heybemize koyacağımız şudur ki; el alem ne derse desin…
El alemi ve başkalarının mutluluğunu görmezden geldiğimizde ise yeni bir kavramla karşılaşıyoruz. Onu tanıyorsunuz, egoizm. Altruizmin tam tersi olarak kabul gören egoizm ya da bencillik, kişinin sadece kendi istekleri ve mutluluğu doğrultusunda hareket etmesi anlamını taşıyor. Özgecilik ve bencillik, birbirine tamamen zıt, iki ayrı kutup gibi birbirinden farklı. Uzm. Klnk. Psk. Zehra Dilara Özen, her ne kadar egoizm ve altruizmin farklı iki uç olsalar da bir noktada kesiştiklerini düşünüyor ve ekliyor: “Egoizm, kendi için yaptığı şeyler doğrultusunda tatmin olmayı içerir. Altruizm düşüncesini benimseyen birey, her ne kadar başkası için kendini feda etse de bir noktada yaptığı fedakarlık onun mutlu ve huzurlu olmasını sağlamaktadır. Yani huzura erişebilmesi için ve toplum adına bir şeyler yapması gerekir. Bu düşünceden hareketle altruizm, kişisel yararını toplum için yaptıklarının arkasına saklanarak elde eder. Hiçbir fedadan kar edilemeyeceği için altruizm davranışı psikolojik açıdan kişi için yorucu ve zedeleyici süreçleri içerebilmektedir. Egoizmde ise bireysel yarar ve menfaatler, toplumun yarar ve menfaatinden daha üstün ve önemlidir. Kişi tüm enerjisini kendisi için harcar.” Özgecilikten kaçarken, bencilliğe tutulmamak adına altını çizmekte fayda var.
YAŞANMAMIŞ HAYATLAR
Bir diğerkamın veya özgecinin iki gününe birlikte şahit olduk. Yüksek sesli alarmıyla başlayan günümüzü sakince kapıdan çıkarak devam ettirdik. Aslında özgecilik, tüm dünya için harika; ama hepimizin ‘özgeci’ olduğu durumda. Ardından günün kalan saatlerinde kendimizden başka herkes için bir şeyler yaptık. Gece yastığa başımızı koyduğumuzda bir anlığına neden böyle bir davranış sergilediğimizi düşündük. Uzm. Klnk. Psk. Zehra Dilara Özen, yanıtı bulmak için bazı sorular sormamız gerektiğini düşünüyor ve ekliyor: “Bu çabanın nedenleri arasında, başkalarına sıkıntı vermemek, bencilliğin suçluluğundan kaçınmak yer almaktadır. Kişi, neden kendi ihtiyaçlarını görmezden geldiğini, onun için diğerlerinin düşüncelerinin neden bu kadar önemli olduğunu, çocukken hangi ebeveyninin onayını almak adına kendi isteklerinden vazgeçtiğini düşünmesi ve ileriki dönem ilişkilerinde hangi düşüncesinin onu bu davranışa ittiğini bulması gerekmektedir. Kendi bireysel sınırlarını çizip, bunların neler olduğunu sorgulamalı ve bu sınırlara kimi ne kadar dahil edeceğine karar vermeli; bu ona kesinlikle fayda sağlayacaktır. Erich Fromm’un ‘Yaşanmamış hayatlar dünyadaki bütün kötülüklerin temelidir’ sözünden hareketle içimizde bulunan ‘yaşanmamış’ ama yaşamayı arzuladığımız isteklerimize ve ihtiyaçlarımıza odaklanmalıyız.” Yaşamın tüm zevklerini bir başkasına devrettiğimiz özgeciliğe burada veda ediyoruz. Kurduğumuz hayali sahneyi de burada bitiriyoruz. Şimdi, yeni perdede kendimiz için yaşamayı deneyeceğiz. Birlikte ama kendimiz için ve bizi mutlu edecek şekilde…