Aort kapağı hastalarına ameliyatsız tedavi
Kalp rahatsızlığından dolayı ameliyat önerilen hastalarda, kalpte bulunan deliklerin kapatılmasından kapak tamiri ve değişimine kadar birçok rahatsızlık girişimsel yöntemlerle tedavi edilebiliyor.
Yaşı 65'in üstünde olan kişilerde yüzde 2 sıklıkta görülen aort kapak darlığının yaklaşık üçte ikisi erkeklerde, üçte biri kadınlarda ortaya çıkıyor. Hastaların çoğunda
sağlığı tehdit edecek boyuttaki ciddi şikayetler daha ileri yaşlarda
görüldüğü için ameliyatla tedavi riski artıyor. Bu durumda da aort kapak
daralmalarının tedavisinde, girişimsel bir yöntem olan TAVI ön plana
çıkıyor. Bu yöntem; ameliyatsız, kasıktan anjiyo yapar gibi aort kapağı
darlığının balonla açılması, kireçlenmiş ve işlevini kaybetmiş kapak
üstüne, stent gibi bir iskelete yerleştirilmiş ve sığır kalp zarından
yapılmış kapağın konulmasıyla gerçekleştiriliyor.
İleri yaştaki hastalarda başarılı sonuç veriyor
Tedavide, ameliyatsız kapak yerleştirme
işleminin tercih edilme nedenlerinin başında; ileri yaştaki hastalarda
ameliyat riskinin artması da geliyor. Çünkü kişide aort kapak sorunları ile
birlikte akciğer ve diğer organ rahatsızlıkları da ileri yaşa bağlı olarak gelişebiliyor. Bu durum da ameliyat
için handikap oluşturuyor. Memorial Şişli Hastanesi Girişimsel Kardiyoloji
Bölüm Başkanı Prof. Dr. Servet Öztürk, kalbi durdurmadan, göğsü
açmadan, kalbe kateter yoluyla ulaşıp, daralmış olan kapağın
genişletilmesi ve bu bölgeye yeni bir kapağın yerleştirilmesi işlemi olan
TAVI’nin genellikle 80 yaşın üzerindeki hastalarda çok iyi sonuçlar
verdiğini söylüyor: “Açık ameliyat, ileri yaştaki kişilerde iyileşme
süresini uzatıyor. Ciddi akciğer hastalığı olan hastalarda ve ileri yaş
aort darlıklarında bu ameliyatsız işlem sayesinde, hasta daha düşük bir
riskle sağlığına kavuşabiliyor. Kısa bir sürede günlük yaşamına geri
dönebiliyor.”
Yöntem gelecek vadediyor
Geçmişte ileri yaşta aort kapak darlığı
olan hastaları, açık kalp ameliyatı riski nedeniyle tedavi şansı bulamıyordu.
TAVI gibi bu tür hasta grupları için en az düzeyde risk içeren girişimsel
işlemler sayesinde, hastaların farklı tedavi olanaklarından
yararlanabildiğini dile getiren Prof. Dr. Öztürk, yöntemin gelecek için
umut vadettiğini de sözlerine ekliyor: “Son yıllarda girişimsel işlemlerle
ilgili tecrübelerin artması, kapak teknolojisindeki gelişmeler, kapağın
yapım aşamasında giderek artan ameliyatsız işlem sayesinde, hasta daha düşük bir riskle sağlığına
kavuşabiliyor. Kısa bir sürede günlük yaşamına geri dönebiliyor.”
Ne göğüs ne de kalp açılıyor
TAVI yönteminde, cerrahideki gibi basit
veya lazerli bıçak ya da koter kullanılmıyor. Uygulama, hastanın uyandırılma
süreciyle birlikte yaklaşık iki saat sürüyor. Anjiyo ya da stent uygulamasındaki gibi hasta
kateter masasına yatırılıyor, genel anestezi ya da etkisi kısa süren birtakım
ilaçlarla kısmen uyutuluyor. Operasyon sırasında kullanılacak anestezi türü,
hastanın genel durumuna göre planlanıyor. Hasta uyuduktan sonra atardamardan
girilerek kasık damarlarının çapı ölçülüyor. Damarlarda bir sorun olup
olmadığı kontrol edilerek damar seçimi yapılıyor. Işlemde genellikle kasık
atardamarından giriliyor. Bu damara iğneyle girildikten sonra ince bir kanül
yerleştiriliyor. Bölgeye işlem sonrası girilen yeri dikerek kapatacak
iplikler konuluyor ve ardından da kapağın geçebileceği geniş bir kanül
yerleştiriliyor. Ayrıca kalp pilinin kateterleri ve diğer kasıktan işlemi
kolaylaştırmak için küçük bir kateter de aortaya konuluyor. Bu geniş
kanül içinden balonlu kateterle kapağa ulaşılıp, kapaktaki darlık
açılıyor. Prof. Dr. Öztürk, uygulamanın diğer aşamalarını şu sözlerle
anlatıyor: “Ardından kapak ve taşıyıcı kateter kapak hizasına ilerletiliyor.
Seçilen kapağa göre ya balonla kapak açılıp yerleştiriliyor veya kendisi
genişleyen kapağın yeri hassasiyetle ayarlanarak üzerindeki kılıf geri
çekiliyor. Böylece kapak yay gibi açılarak yerine
oturuluyor. Yardımcı kateterle kontroller yapılıyor. Kapağın çalışması,
darlık olup olmadığı ya da kaçak bulunup bulunmadığı teyit edilerek, işleme
son veriliyor. Uygulama sonunda da kateterler çıkarılıyor. Kalp pili kateteri ise
bir gün yerinde kalabiliyor. Kapağın geçirildiği, daha büyük olan kanül
çıkarılıyor. Önceden yerleştirilen ipliklere, yöntemine uygun olarak
düğümler atılıyor ve giriş yeri tamamen kapatılıyor. Çoğunlukla anjiyo
sonrası kum torbası konulmuyor veya sıkı bandaj uygulanmıyor.”
Hasta üç günde taburcu oluyor
Tedavi sonrası hastalar bir gece önlem
amaçlı yoğun bakımda izleniyor. Normal odaya geçişle birlikte üç günlük
yatış ve bakım sonrası hasta sağlığına kavuşuyor. Hastaların gündelik
yaşama dönüş için en az bir haftalık sürenin gerektiğine işaret eden
Prof. Dr. Öztürk, “Hastaların yeni kapak takılma işlemi sonrasında düzenli
olarak kullanacağı birkaç ilacı olabiliyor. Kapağın stentinin aort
duvarına tam olarak kaynaması sonucu tam bir iyileşme sağlanıyor. Bunun için
hastanın bir, üç ve altı aylık kontrollerinin yapılması büyük önem
taşıyor. Kapağın vücuda tamamen adaptasyonu içinse altı ay gerekebiliyor.
Yılda bir ekokardiyografi yapılarak, hastanın kontrol altında tutulması ise
önem taşıyor” diyor.
Girişimsel işlem nedir?
Kalp, beyin ve kol-bacak damarlarındaki
darlıkların kateter yoluyla tedavi edilmesi, uzun bir geçmişe dayanıyor.
Damardan iğneyle girilerek yapılan bu işlem, Batı tıbbında “invaziv işlem”
olarak adlandırılırken, Türk tıp dilinde Türk Kardiyoloji Derneği’nin
uyarladığı “girişimsel işlem” tanımı kullanılıyor. Girişimsel işlem,
uygulanmaya başladığı yaklaşık 90 yıl öncesinden bu yana önemli
gelişmeler gösterdi. Koroner damarları balonla genişletip ilk stentleri koyarken, gözyaşı
kanallarının genişletilmesinde kullanılması da akla gelerek, bu
gerçekleştirildi. Prof. Dr. Servet Öztürk, teknolojik gelişmelere bağlı
olarak girişimsel yöntemlerin safra yollarının açılmasından beyin
damarlarındaki darlıklara müdahaleye, anevrizmaların ve aort hastalıklarının
tedavisine kadar pek çok alanda başarıyla uygulandığını belirterek, bunların
en önemlilerinden biri olan TAVI’nin son yıllarda hızla yaygınlaştığının
altını çiziyor.
*Memory dergisinden alınmıştır.